30 Mart 2012 Cuma

Polyana'ya mektup


Mektup arkadaşım polyana
Nasılsın umarım iyisindir.Ne zaman sorsam iyiyim diyip geçiştiriyorsun olayları kızım derdin nedir senin bir söylemedin.Kesin bir derdin var biliyorum saklama artık.Biz şehirli insanların derdi çok olur sen bilmezsin.Öyle hep iyiyim ben mutluyum deyip facebookta yer bildirim yapmak kolay kızım.Kimden tekme yedin sen?
Bir havalar bir tafralar bize sökmez.Bak sana birşey söyleyeyim, senin gibi içine atanlar erken yaşta mefta oluyor yani ona göre ayağını denk al.Hani dayı gibi davranma bize, cebinde paran var her istediğini yapıyorsun mutlusun deme..İnsanlar ölüyor savaşlarda haberin varmı senin.Gazete okumuyormusun kızım sen cahil gibi her boka gülüyosun.Anlayamadım seni bir türlü mektup arakdaşım..
Pazartesileri seven bir seni gördüm zaten tabi okulda yok sana galiba..
Biliyormusun polyana seni heidi ile karıştırıyorum çoğu zaman.O da gerizekalı gibi çayırlarda koşuşturuyor.Hiç sevmedim sizi ben polyanna.
Niye böyle mutlusunuz siz.Bizim buradaki kızlar hep ağlıyor.Hepsini terketmiş birileri ağlıyorlar öküz gibi.Hadi heidi'nin manitası vardı peder midir peter midir.Alpler diline alışamadım bir türlü onlar kendince lisan yaratmışlar o yüzden tam anlayamıyorum.Bak mesela heidi çirkin kız ama mutlu yani penceresi var herkes bilir heidinin penceresi diye.Manzarası güzel tabi mutlu olucak.Ama senin neyin var polyanna.
Niye mutlusun bu kadar bizede söyle.İstanbul trafiğinde küfür etmezmiydin acaba polyana? hadi gelde gör bakalım.Bak merak ettim hiç küfür ettin mi hayatında.
Gerçi fak diyince küfürden saymıyorlar ama olsun.Buraya gelsen ne olurdu çok merak ediyorum ben.Bizim kızlarımız çok küfür ediyorlar bir görsen.Anlıyorum onlarıda gidiyorlar öküze aşık oluyorlar sonra bütün erkeklere küfür ediyorlar mesela.Hani sende hiç ayıplamıyorsun onları..
Niye böyle yapıyorsun polyana.Biraz bizim kızlara önayak olsana, akıl versene mesela.
Bilmiyorum işte polyana, sen hep gül tabiki kıskanmıyorum seni ama bizim burada işler farklı yürüyor.Hep yanlış anlıyorlar.Bak sen erasmusla bizim buralara gelsen emin ol kaşar diye adını çıkarırlardı senin.Herkese güleryüzlü davranıyorsun diye, bunu yaparlardı inan bana, bildiğin gibi değil.Kimleri heba etti bu ağızlar bir görsen..Torbe değilki büzesin diye bir söz vardır ama çeviremedim sizde lehçe farkı var yoksa çevirirdim.
Neyse kısa keseyim canım sıkılma sende, gerçi sen hiç sıkılmazsın ama olsun.Hep güler yüzlü ol sen.Sakın asma suratını emi.Mutlu insanlar daha çok yaşarmış.
Bak bir başka bilgi veriyorum sana çürütür diğerini kızım.İçine atmazsan kralsın bu hayatta.Bak bana, buraya döküyorum hislerimi.Sende sadece fotoğraf yollayıp durma.
Tamam gülüşün güzel anladık.Of işte neyse.Son olarak
Benimle çıkar mısın? :)
O ne biçim gülüştü kızım dalga geçer gibi.İnan çok kırdın kalbimi.Meğer sen melek yüzlü şeytanmışsın polyana..Salak seni heidinin köpeği var bi kere..o daha mutlu bence..

Herkeşlere selamlar olsun umarım gülmüşsünüzdür..Ben çok eğlendim yazarken:)
Haydi eyvallah

29 Mart 2012 Perşembe

Ruhsuz Adamın Hareketsiz Dünyası


Merhaba
Her konuda zorlanmaya başladım artık nefes almak bile zor geliyor nerdeyse.Sabah kalkıyorsun ve amaçsızca evden çıkıyorum.Neden gidiyorum neden yapıyorum, soruları kafamı kurcalarken ben öylece ses çıkarmadan işlerimi yapıyorum.Bir robottan farkım yok.Görev belli ve sistem hata kabul etmiyor.Hah ne diyorum lan bentam moron gibi konuşmaya başladım.Farkındayım ve sorunu çözmeye çalışıyorum.Soruyorum sana sorunu bilmeden nasıl çözebilirsin?
Çocukluğuma kadar indim her kapıyı açtım baktım, bir sonuca ulaşamadım.Bilmiyorum daha ne kadar sürer.
Hayatımızda çeşitli dönemler olmuştur çok mutsuz yada mutluluktan uçtuğumuz zamanlar.Fakat hiç bir şey hissetmediğimiz olur mu hiç?Ne bir tebessüm ne bir göz yaşı olmadı ki bunlar bize yaşadığımızı hissettirir. Ah sevmedim baştan başlıyorum.
Sevgili günlük
Bugün yine güneş doğdu ve battı.Yemek yedim duvardaki resime baktım.Bir kahve koyup saatlerce spor programlarını izledim.Ne anlatıyor bu adamlar.Davalar kupalar derken o adamlar orada konuşuyorlar bende dinliyorum mal gibi.Parada veriyorlar o adamlara.Ofsaytı bilen güzel bi kız çıktı bugün saatlerce konuştu.
Kanalı değiştiremedim kumandayı arıyorum günlerdir.Dekodere kadar yürüyüp kanal değiştirmekle uğraşacak değilim.
Kahvemi unuttuğunu söyleyecek bir ses bile çıkmadı.Bir ara mesaj geldi allahtan telefon ulaşabileceğim bir noktadaydı.Üşengecim son günlerde ne yapalım.Büyük kampanyalar yapıyorlarmış ama kontörüm yok epeydir.Bedava dakikalardan bahsediyorlar ama ne fark eder.Kimi arayıpta o dakikaları bitirmekle uğraşacağım.
Bir ara aklıma rastgele bir numarayı aramak geldi aklıma.Peki ya erkek çıkarsa karşımdaki diye düşünmeden edemedim.Erkek çıkarsa belki banko maç sorardım.Bahis yapılıyormuş herkes tek maça yatıyormuş ama o heyecanı kaldıramam gibi geliyor be günlük.Elimin altında 5lik su var bakıp yarına kadar yeter mi diye
tahmin yapamazken bir maça nasıl tahmin yapayım.
Bir süre böyle şeyler düşündükten sonra tekrar yatağıma gidip uyumayı düşündüm.Uyuyunca zaman güzel geçiyor ama uyumak zor zanaat.Allahtan güneş geliyor odama.Ah ne güzel benim odam.Bir çalışma masası var odamda bir ara oturup ders çalışsam diye düşündüm.O kadar çok ders var ki hangisine çalışacağımı bilemedim.Bir yerden başlamak lazım diyenleri kıskandığım zamanlardan biriydi.
Koşup yatağıma atlamak istedim ama koşacak mesafe yok malesef.
Neyse akşam oldu diziler başladı.Kumanda yastığın altından çıkmışken dizileri izlememek olmazdı.Düşünmekten başım ağraya başlayınca mute yaptım sessiz sessiz oturdum.Dizilerde bir koşuşturma bir kavga dövüş gidiyor benim umrumdamı.Bi bok anlamadım açtım radyo kanallarında akvaryum gösteriyorlardı.Kendi akvaryumumu hatırladım hemen.
Onlarada sahip çıkamamıştım onlarda gitmişti.Sonra bir çağrı geldi telefonuma.Yabancı bir numaradan.Haberlerde görmüştüm insanları kandırıp paralarını alıyorlarmış.İyikide kontörüm yokmuş benide kandırırlardı belki günlük.Sonra aklıma gizli numaradan atılan çağrı geldi.İlk defa bir tebessüm belirdi aklımda.Yüzüm gülmedi hiç bugün ama içten içe mutluluğu hisseder gibi oldum.Neyi anlatmak istedi gizli numaralar acaba.Şarkı dinlettiler birde.Şarkı seçimi önemli galiba genelde yıldız tilbe şarkıları çalıyordu.Onun yazdığı şarkılarıda biliyorum günlük öyle bakma, bütün piyasaya o şarkı veriyor.
Saatleri ileri almışlar nedenini bilmiyorum.Fırıncı bugün geç geldin diye espri yapmayacaksa bir sorun yaratmaz benim için.Saati öğrenmek için trtye baktım ve çok geç olduğunu gördüm.
Ah be yine kaçırdım demek isterdim.Kaçıracak bir şeyim yok.Hayır umutsuz değilim yanlış anlama günlük.Ama tuzsuz salçasız sebze yemeği gibiyim.
Sadece görevimi yerine getiriyorum.Bugün de bitti.Yarın görüşürmüyüz bilmiyorum.Arkadaşlarıma selam söyle...
Bu arada kusura bakma kitabı yine bitiremedim.Ayrıca sadece büyük harflere özen gösteriyorum..Başka bir şey kalmadı geriye..
Fark ettim ki resim koymayınca daha az ilgi çekiyor başlıklar..Çakallar sizi..Al sana resim bidaha..

24 Mart 2012 Cumartesi

Ben bir çobanım


Yıllarca betonların arasında büyüdükten sonra çok başka bir yerdeyim.Aslında doğduğum yerdeyim.Ben bir çobandım, ben buralarda yürüyecektim büyük ihtimalle...İnsana o kadar yabancı gelmesine rağmen kendi toprağı hissettiği yerler var bilirmisin? Tabiki bilemezsin..Bir kaç kere anlatmaya çalıştım karambole geldi..
Bir keresinde çok yaklaşmıştım gözyaşlarıma hakim olamadım, yine güldüler öyle karambole gitti..
Ben bir göçmenim, aslında çok farklı diyarlardan geldim, hep aynı insanları gördüm...
Hiç bilmediğimiz bir toprakta ilerledik kilometrelerce sürdü yolculuk ve en sonunda bulduk yeri.Bahçeye arabayı park edip yürümeye başladık.Bahçe dediğime bakmayın bildiğin kocaman arazi işte.Yemyeşil bir diyardayım uzaklardan yaşlı bir kadın gözüktü gülümsüyor bize doğru gelirken.Hoş geldiniz diyor ağırlamasını biliyor.Nereden geldiniz diye sormuyor asla.Açıklamayı yapıyoruz; aslında o hiç görmediğiniz akrabayız biz..Eve alıyor bizi hemen, kahveler geliyor derken dedemin uzaktan akrabası geliyor eve.Bizi daha önceden hiç görmemiş o yaşlı adam geliyor eve, eşi açıklıyor kim olduğumuzu ve ağlamaya başlıyor yaşlı adam..Ayrılığın acısını hissediyorum..Dedem buralara ayak basmıştı seneler öncesinden diye yürüyorum o arsada boş boş bakıyorum etrafa ama dayanamıyorum gözlerim doluyor..Burada yürüyordum belkide sizi hiç tanımıyordum ben..Sadece evlere bakıp hüzünleniyorum..Başka ne yapabilirim ki..Orası hiç görmediğim memleketim benim..
Bir başka yerdeyiz bu sefer..Ben yine gözlerim dolu hatırlıyorum bu yeri..Dokunsan yıkılacak bir ev sanki.Çok yüksek bir kapı eşiği var ayağımı kaldırarak giriyorum içeri..Her adımımda tahtalar ağlıyor, bir hikaye anlatmak istiyor sanki bana. Yer yatağıyla ilk defa tanışıyorum burada..Farklı bir koku var alışkın değilim..
Bahçede yıldızları yakalamış biri olarak yatıyorum..Düşündüğüm tek şey 'ben neredeyim böyle?'.Yastık o kadar sert ki alışmakta zorluk çekiyorum.Ama o karanlıkta uyumamak elde değil.Sabah güneşi o kadar canlı ki, ilk ışıkla gözlerini açıyorsun.Hemen ayaklanıp camdan dışarı bakıyorum bu ahşap evde.Anlayamıyorum neden bu pencere bu kadar aşşağıda.Çok eski bir evdeyim biliyorum ama pencere çok küçük.Dışarıyı gözlüyorum bir araba geçer mi diye.Hey yavrum hey yine unuttum nerede olduğumu.Etraf o kadar yeşil ki...Hani dinazor görsem şaşırmam araba görsem garibime gider sanki..Bir süreliğine hayran kaldığım güzelliğe daldıktan sonra çıkıyorum odadan ahşap sesleri beni izlerken..Dışarıda hiç tanımadığım ama sanki beni yıllardır tanıyan insanlar az çok anladığım bir dilde çağırıyorlar beni..Bir sabah kahvesine..
Bu anlattıklarım 96 senesinden enstantanelerdi ey dostlar..
Siz ne dersiniz bilmiyorum ben özlüyorum az çok gördüğüm memleketimi, az çok kaldığım o köy evlerini..Orada yediğim eti özlüyorum oradaki insanları özlüyorum..

22 Mart 2012 Perşembe

Ortaya Karışık


Merhabalar herkeşlere
Uzunca bir ara verdikten sonra tekrar buradayım.
-Kafam acaip derecede dağınık doğru düzgün düşünemiyorum son zamanlarda bir durgunluk var çözemiyorum.Ey bahar her şeyi senin üstüne yıkıyorum kızma bana..
-Yarın yazarım demekten yoruldum ve oturdum birşeyler karalamak istedim öyle içimden geldiği gibi.Değişik günler geçti gitti aslında hepsi birbirine benziyordu.
-Böyle ayrı ayrı yazınca havalı oluyormuş dediler birazda böyle denemek istedim :)
-Bir insana değer verdiğini ne zaman anlarsın mesela? İllaki başına kötü bir şey mi gelmesi lazım? Bilmiyorum ama çok acımasız olduğumuzu düşünüyorum..Yanlış mı?
-Haberleri izlediğim zaman sinirlerim zıplıyor illaki küfür ediyorum o seansta.Sadece bizim ülkemizdemi garip şeyler oluyor diye düşünmek istemiyorum...Açıyorum timsahlara bakıyorum köpekbalıklarıyla birlikte yüzüyorum..Çitalar hızlı evet..
-'Sesim seni tahrik ediyor mu?' evet bu replik komik, güldüm ama ses ciddi bir etken hayatımızda.Hani karşı cinste bakılan unsurlardan biri değilmidir ses? Ayakkabıya bakar kimisi ellere bakar kimisi gözlere dalıp gider ama ses önemli bence..Kim hayatı boyunca cırtlak bir sesle yaşamak isterki.. Tamam şarkı-türkü söylesin demiyorum ama sesi seni çekebilmeli..Hani derlerya seksi..
-Geçenlerde Nilgün Belgün vardı kral çıplak'ta orada bahsi geçti 'seksi' lafının.Yani bir arabaya çok seksi dediğim zaman insanlar garip bir şekilde bakıyorlar.Bir deneyin isterseniz seksi lafını öyle durduk yere kullanın.Beğendiğiniz bir şeye 'oo seksi' deyin göreceksiniz.
-Futbol çok acaip bir şey değilmi? Kavga ediliyor kan çıkıyor ama futbolcular 'seksi' arabalarına binip gidiyorlar maç sonunda.Sen mal gibi yediğin dayakla kalıyorsun..Keyif almak lazım abartmamak lazım.

-Çok enteresan arkadaşlarımız var.Adını vermek gibi olmasın bir kahve zincirinde kahvemizi içtik efendi gibi, tam çıkarken gözümüz gitti paket kahvelere 'aa biz istanbulda bundan içiyoruz' dedik, arkadaşımız gitti aldı hemen.Tabi bize aldığını bilmiyoruz 'olm bu filtre kahve burada makinemiz yok dedik' sonra rahat durmadı gitti makineyide aldı...Ne diyeyim ben şimdi durduk yere masraf yaptın be arkadaşım.Tamam kahve seviyoruz ama bu tür durumlarda mahçup oluyor insan..

-Çok kızdığım durumlardan bir taneside 'arabesk rep' dediğimiz saçmalık.Yapılan işe saygı duyuyorum bakın beğenin veya beğenmeyin ortada bir emek var.Bende zamanında rep davasında pek çok uğraş vermiş biri olarak anlıyorum yapılanları ve saygım bu yüzden.Ama yaptığınız iş rap değil kusura bakmayın.Olsa olsa Ritimli Arabesk olabilir..R&A diyelim şuna mesela.Zencilere ayıp oluyor.

-Bisikletimi özledim acaip derecede.Havalar bir güzel bir güzel son günlerde ve ben denizden uzak yerlerdeyim olmaz olsun eskişehir..Pis seni, tozlu memleket..Bir denizin bile yok..
-Ne giyeceğimizi bilemediğimiz havalar geldi ve 'bütün kış hasta olmadım şimdi oldum' diyenlerin sayısı arttı haliyle..
-Bazen öyle bir göz teması kuruyorsun, hiç tanımadığın bir insana karşı anlık garip hisler duyabiliyorsun.'Seni tanımak isterdim..Belki beni severdin...'
-Ruhsuz kasiyer kadar sinir bozucu birşey yoktur bu hayatta.Hırsız muamelesi gösteriyor.Kartla ödeyeceğim diyorsun yüzü asılıyor canından can gidiyor.İşini sevmiyorsan bırak ey kasiyer.O söktüğün alarmı taktırma bir tarafına.Bunlardan çok var abi..Vallahi çok var..
-Saçlarım uzamıyor diye korktum bir ara.Dökülüyor galiba.Büsbütün keltoş olsam takmam ama bu bilinmezlik beni gerdi diyebilirim.Her sabah saçlarımı kontrol etmeye başladım.Şaka maka gidiyor saçlar ey ihtiyar..
-Seninle aynı kaderi paylaşmış insan seni anlayabilir.Şimdi senelerdir düzenli ilişkisi olan insana nasıl aşk acısı anlatılır ki?
-Birde durup durup aşık olduğunu sanıyorsun öyle kendini kandırıyorsun...Sevmiş olabilirsin ama tanımamışsınki..
-Küçük detaylar insanı mutlu edebiliyor.Mutlu olmasını bilene leeeeee diye lafı bitirmek isterdim ama bu benim için küçük ama insanlık için hiçte büyük bir söz olurdu.
Şimdilik bu kadar dostlar..
Canınız sıkılırsa gelin bir kahve içelimde 40 yıllık hatırımız olsun..

3 Mart 2012 Cumartesi

Ne demek başlık yok


Yok işte lan yok başlık bulamadım..Gece gece onun için mi uğraşıcam..Zaten moralim bozuk..Al işte:

Bazı günler vardır ağzından tek bir kelime bile çıkmaz..Niye öyle olur ki..Dilimiz boş yere mi orada..
Gözlerimizi ağlamak için mi kullanıyoruz sadece..Hissedemediğimiz zamanlar oluyor kabul..
Bazı günler o kadar çok konuşuyoruzki kendimizden şüphe etmeye başlıyoruz..
Sadece olması gerektiği gibiyiz..
Kalbimizi sevmekten çok nefrete yöneltiyoruz..Hata kabul etmiyoruz..
Çok mükemmel olduğumuz için yapıyoruz pek çok şeyi..
Aynayı sadece saçımızı düzeltmek için kullandık pek çok vakit..
Ateş kibirimizi bir mum gibi eritirken bile farkında değiliz..
Bazen anlıyorum yetmez sağlam bir tokat gerekir..
Ve bu ciddiyet geciktikçe dağılırız kendimizi bulamayız..
Neden ak sakallı dedenin yüzü buruşmuş?
Bize dokunmamış yılanları akvuryumumuzda besliyoruz
Gülüyorum bazen etrafımdaki herkes ağlarken
Biliyorsunuz siz gülerken ben ağlıyordum
Neden garip geliyor öyle çekip gitmem
Sadece alışamadım sizin düzeninize
Doğduğumuz vakit ağlarız bir gün öleceğiz diye
Doğal olanı, makbul olanını göremediğimde
Daha bir olmuştu, hakkım hemen doldumu?
Biz anlaşamadık sadece..
Ama ben biliyorum kim olduğunu
Ağzını bıçak kesmediği vakit yazıyorum o yüzden..
Sende beni yılın en sessiz vakitlerinde ziyaret etmiştin..
Ödeşmiş mi olduk?

Bu anlamsız bir şey oldu yine..Kendim bile anlam veremiyorum o yüzden cümle cümle irdelemeye çalışıyorum..
Sizde öyle yapınız 2li 3lü olarak göze alınız..Ne diyorum bende farkında değilim..
Son günlerde tesadüfler birbirini kovalarken ben bulmacayı çözmekle uğraşıyorum..Yine mutlu hitap tarzım kayboldu biliyorum..
Böyle olacağı baştan belliydi..Ama en azından bulmacayı çözüp daha derli toplu şeyler yazacağımı düşünüyorum..
Bu arada..Neyse ya..Niye böyle oluyor ki..Birdaha bakma öyle..Üzülüyorum..

1 Mart 2012 Perşembe

Uyku:Çocukluk Arkadaşım


Yatağımdan kalkıpta gecenin köründe yazı yada şiir yazmışlığım çok olmuştur.Bu da öyle bir yazı olacak yine titriyorum çünkü sıcacık yatağımı bırakıpta geldim.Neyse birazdan geçer herhalde .Aklıma birşeyler geldiğinde bunu kaçırmak istemiyorum o kadar hoşuma gidiyor ki sabaha hepsi buhar olup gitmiş olacak nefesimle diye ödüm patlıyor.Peşinen söyleyeyim uyumayı sevmiyorum daha çocukluğumdan beridir gelen bir olaydır.Uyumamak için televizyonda ne kadar aptalca şey varsa izliyordum çocukken fark etmiyordu.Önemli olan uyumamaktı ve güç bela yatağa gidiyordum.Peki yattık ama o kadar kolay pes etmek yok hemen dalıyordum hayallere.Of ki ne of, öyle güzel hayaller kuruyordumki uyuyup neşemi bozmak istemiyordum.Tamam hayal aleminde yaşamak değil niyetimiz ama hayal meyal mutlu oluyorsun işte:)
Neyse işte ben uyumak için değil uyumamak için hayal kuruyordum ve bir noktadan sonra vücut artık dayanamayıp şalterleri indiriyordu.Bir nevi sızıyordum.
Hayatım boyunca çok yorgun düştüğüm zamanlar dışında öyle tak diye uyuyamadım.Aslında bir yandan da hemen uyuyabilenleri imreniyorum.Nasıl bi bünye arkadaş kafayı koyar koymaz uyudun yani çok garibime gidiyor.Uyumak mecburiyetindeyiz yani sabah erken kalkmak zorunda oluyorsun iş güç okul yani.İyi hatırlıyorum yatağın etrafına yastıklar dizilirdi sandalye falan koyarlardı yataktan düşmeyeyim diye.Tabi tabi.Gecenin köründe gözlerimi açardım hoppa ayaklar yatakta kalmış sadece, geri kalan herşey yerde.Hem üşüyorum hemde üşeniyorum yorganı üstüme çeker uyumaya devam etmeye çalışırdım tabi bir süre sonra
pes edip yatağa geri dönmek zorunda kalırdım.Ama ilginç birşey tabi o kdar çok dönüyordum ki yataktan düşüyordum ve uykum ağır olduğu için ancak ve ancak üşürsem kalkabiliyordum.
Şöyle söyleyeyim 99 depreminde İstanbulda olmama rağmen depremi hissetmemiştim.Depremden sonra kaldırmışlardı hadi kalk deprem oldu -ulan o nedir diye düşünüyorsun çocuk aklınla tabi sonra evden çıktık ve ben artçı sarsıntıyı hissettiğimde ağlamaya başlamıştım direkt.Öyle ağır bir uykuydu işte.Tamam uykuyu sevmediğimden bahsediyorum ama uyuyunca da tam uyuyorum abi ne yapalım.Neyse işte çocukluktan gelen bir de karabasan denilen şey sanıyorum bir gece uğramıştı.Aniden evde çığlık çığlığa kalkmıştım.3 kere anne diye bağırdım ama 4.de sesimin çıktığını hatırlıyorum sadece.O da etkili oldu sanırım bu konuda.
Rüya konusuna gelince çok ilginç anılar mevcut haliyle herkeslerin de vardır.Mesela tanıdığım fakat sohbetimin olmadığı yada uzun süredir görmediğim insanları önceden rüyamda görebiliyorum.Tabi her zaman olmuyor fakat o gece gördüysem kesinlikle dışarıya çıktığımda karşıma çıkıyor bu insan.Bende kendimden kıllanıyorum bir süre ama sonra geçiyor.Sadece bununla sınırlı değil olacak bir olay varsa onuda görmüşlüğüm vardır.Karıştığımız büyük bir kavgayı önceki gece tüm akışı ile izlemiştim sanki dizi tanıtımı izliyorum anasını satim. Yarın bu saatte kuzey güney bam güm.Bu akşam biraz baktım oradan aklıma geldi :)
Sadece bunlarla sınırlı değil tabi sevdiğim bir arkadaşım vardı büyük keyif duyardım onunla sohbet etmeyi vakit geçirmeyi.Ama arkadaşımdı yani arkadaş arkadaştır.Yaz tatilinde ben bunu 3-4 gün üst üste rüyamda gördüm, tabi geziyoruz dolaşıyoruz falan öyle sıradan rüyalar yani yanlış anlaşılmasın.Bir tanesinde uzaklardan
izliyorum bu gelinlik giymiş peh peh.Neyse işte ben okula başlayınca bunu gördüm tabi oha bir heyecanlanmalar kelimelerin boğazda düğümlenmesi, bir acaip konuşmalar, anlamsız hareketler derken bir süre sonra teşhisi koydum tabi rüyamda ben aşık olmuştum.Oha yani bir bu eksikti derken öyle bir senem falan heba olmuştu gidipte söyleyemedim tabi cesaret edemedim bir de korktum arkadaşlığımız bozulmasın diye.Bir süre sonra baktım geçmiş gitmiş herşey tabi zaman herşeyin ilacı.

Sonraki yıllarda bir kaç sene aralıklarla aynı rüyayı gördüm.Bakın eğer anlayanınız bileniniz varsa yorumlarsa çok sevinirim.Özeti şu şekilde:

İlk gördüğüm rüyada bir adam bizi kovalıyor biz arkadaşlarımızla kaçıyoruz ve ateş ediyor adam bizi öldürmek istiyor.Daha sonra bir yerde saklanıyoruz ve adam çok yaklaşıyor bende o kadar korkmuşumki kan revan uyanıyorum.Aynı rüyayı bir kaç sene sonra tekrar gördüm fakat bu sefer bizde de silah vardı
aynı yerlerden kaçıp aynı yere sığınıyorduk ve mermimiz bitiyordu adam bizi cam kırıklarını fırlatıyordu bende ona fırlatırken elim kesildi ve uyandım.Birkaç sene sonra yine aynı rüyayı gördüm bu sefer daha ileri gidebildim.Adam bizi aynı yere sıkıştırdı fakat ben adamın geleceği yeri bildiğim için elime cam parçasını aldım bu sefer elim kesilmedi ve adam içeri girince hırtlağına yapışıp öldürdüm ve uyandım.Bunun anlamını bilmiyorum niye anlattım onu hiç bilmiyorum zaten:)
Aslında uyumaya çalışırken güzel bir hikayeymiş gibi gelmiştide neyse işte.Daha sonra terk edildiğim bir vakit yine kan revan, 'olamaz' diye bağırarak uyanmıştım.Acaip tansiyonum düşmüş haberim yok, yetiştiler hemen ama nefes almakta zorluk çekiyordum falan hayatımda bir kaç kere aklımdan 'ulan şimdi mi ihtiyar' diyerek
ölümün kokusunu aldım yada aldığımı sandım.Bu da o anlardan birisiydi ciddi ciddi ölüyorumsanmıştım...Tabi ayran içtim geçti o ayrı konu siz onu boşverin.
Son söz olarak terk edilmek ne acaip birşey değil mi?Yani bir düşünsenize o insan birdaha yok.Sevgili olabilir arkadaş olabilir sonuçta sevdiğin, değer verdiğin bir insanı büyük bir ihtimalle göremiyorsun.Ölüm de öyle.Yada liseden ayrılmak ve o arkaşları görememek..Sonuçta hepsinin doğasında ayrılık var, yani aynı kefeye koyduğum yok ikisini.Ama bir türlü arayamıyorsun o sevdiğini 'hadi kalk gidelim hemen şu anda kapa telefonunu bulamasın arayanlar' diyemiyorsun...
Ah işte ah..Dostlar...Belki de cesaretimi toplayamadığım için kaçırdım veya kaçırıyorum pek çok şeyi.Kim bilebilir...
Siz benim yerimde olsaydınız ararmıydınız yoksa kafayı vurup uyurmuydunuz?Yoksa hala uykuyu sevmemi mi bekliyorsunuz..