25 Eylül 2012 Salı

Kaybettiğin Ne Varsa Benimdir


Kaybetmiş olabilirsin bütün hayallerini ama dik durmalısın..
İşte günlerdir tekrar ettiğim cümle budur..
Hayat dediğin bir araba girdiğin çukurlar insanın canını sıkıyor ama...
Peki yol biterse ne yapacaksın
Belki yoğun sis altındayım bütün dertlerler üzerime çöktü bir anda

Onu kestirebilmek için zamana ihtiyacım var sadece
Oturmuş radyoyu kurcalıyorum bir ses duyabilmek için
Belki düzelir, rayına girer olaylar..

Bir güneş arıyorum, doğmasını bekliyorum
Beklemek en büyük hatam olduğunu bile bile
Boğazım düğümleniyor artık inan
Kafiyem kalmadı cebimde bir kaç kuruş eğlenmeye

Hep istediğin oldu işte diyor ikinci ben
Uğraş uğraşabilirsen
Çık işin içinden

Uzaktan bakmakla yaşamak bir değil ya lan
Yol bittiğinde sen nereye döneceksin çocuk

Yıllar sonra yüzüne vurulan gerçekle...
Belki de sabahı bekleyeceğiz yine her zamanki huyumuz işte...


18 Eylül 2012 Salı

BFF İstanbul Bisiklet Turu



Bisiklet Film Festivali 2001 yılında başladığı yolculuğunda nihayet İstanbul'a uğradı ve bende amatör bir bisikletçi ve profesyonel bir bisiklet sever olarak gözlemlerimi aktarmak istedim. Festival 13-16 Eylül tarihleri arasında düzenlendi, kısa metraj bisiklet filmleri, paneller, fotoğraf sergileri ve bisiklet gezileri ile gelip geçti. Ben sadece biziklet turuna katılabildim ve sizlere izlenimlerimi ve turun bende hissettirdiklerini aktarmaya çalışacağım. Festival ile ilgili daha fazla bilgi için buraya ve bu güzel organizasyonu düzenleyen Brendt Barbur ile yapılmış röportaja buradan ulaşabilirsiniz.


Bisiklet rotası bu şekilde fakat ben ve kuzenim tura caddebostandan itibaren katılabildik. Şimdi böyle söyleyince bende kendimi bir garip hissettim. Sergiye gitme filmleri izleme sonra gel burada bıdı bıdı konuş. Neyse işte bende o gün 50 km kadar bisiklet sürdüm, zaten İstanbulda olduğum vakitlerde mümkün oldukça o civarlarda bisiklet sürüyorum fakat bunu kalabalık bir grupla birlikte yapmak müthiş bir duyguydu.
Her sene düzenlenen Gumball 3000 rally diye bir organizasyon vardır. Zenginler lüks araçlarıyla üç bin mil süren bu ralliye katılırlar ve adı ralli olmasına rağmen asıl amaç eğlenmek ve biraz gazlamaktır. İnternetten takip ederim ve hayal kurarım katılmak nasıl olurdu diye ama 25bin sterlinlik katılım ücreti herşeyi tuz buz eder.
Sözün özü BFF adeta Gumball'ın bisikletlisi gibiydi. Konvoy halinde sahilyolunu adeta kapatmamız, düşük tempoda gitmiş olsakta yaşanan geçişler. 'Soldayım' diye geçeceğiniz bisikletliyi uyarmak, hoşuma giden bir detaydı. Herkes o kadar yardımsever ve cana yakındıki mest oldum diyebilirim. Küçük çocukların dışında konvoyda bir de bebek vardı 7den 70'e herkes tek bir amaç için buluşmuştu. İnsanları birbirinden farklı yapan binlerce detay ve düşünce bulabilirsiniz. Önemli olan ortak bir nokta bulabilmektir. Yolda bize alkışlarıyla, araçlarının kornalarıyla destek olan insanlar 'helal olsun spor yapıyorsunuz ' düşüncesinden çok ortak bir noktada buluşup birlik olmamızı beğendiler diye düşünüyorum.
Maltepe Sahilyolunda uzun bir konvoy halinde ilerliyoruz.


Maltepe Sahilinden adaya yolculuk için çıkarma gemisine biniyoruz.

  Çıkarma gemisi tıklım tıklım adım atacak yer yok.

Büyükadaya varış ve organizatörlerin uyarılarını dikkatle dinleyen bisikletçiler.

Güzel manzara bahanesi ile Büyükadanın haşin yokuşlarında yorulan ayaklar dinlendiriliyor:)

Nihayet plaja varıyoruz ve herkes dinlenmeye ve sohbete başlıyor.

Sponsor iş başında insanları mutlu ediyor.
Efes standına ilk önce uğrayıp yer arayan  insanlar bizden başkası olamaz. Bu anda grubun ücretsiz biradan haberi yok ,tabi 2 dakika sonra ortalık hareketleniyor.
Herkes o kadar memnun kaldıki arayı soğutmadan yeni organizasyonlar düzenlemek istiyor. Bundan sonra fırsat buldukça bu tarz organizasyonlara katılmaya özen göstereceğim. Grup halinde bisiklet sürmenin keyfini herkes tatmalı fakat bu tarz durumlar tehlikelide olabilir. Zira mesafeyi ayarlayamazsanız kazalar yaşayabilirsiniz. Kaskımızı takıp, takip mesafemizi korumalıyız.
Biz ilerleyen saatlerde gruptan ayrıldık ve iyi yaptık çünkü biz evimize vardığımız sırada yağmur başlamıştı ve bazı videolardan anladığım kadarıyla tam çıkarma gemisinde giderken yakalanmışlar yağmura. Bu da bizim şansımız, diğer arkadaşlar için işin cilvesi oldu sanırım.
Bunu sona sakladım, bu bisiklet engelli insanları gezdirebilmek için özel olarak tasarlanmış, bu duyarlı davranışlarından dolayı tebrik etmek gerekiyor. Önde oturan HaberTürk muhabiri ve buda haberin görüntüsü.

Arabadan in bisiklete bin.
O gün bin bisikletli büyükada da çocuklar gibi şendik.



10 Eylül 2012 Pazartesi

Ne Kadar Gri

Ah şu tatiller yokmu arkadaşları birbirine düşüren..Nasıl bir tatil ki arkadaşını tanıyorsun kabullenmeye çalışıyorsun..Çok zor geliyor ama..Şöyle başlayayım..
Ben türlü dertler arasında olsamda insanları mutlu etmeye çalışırım herzaman. Bu yüzdendir ki hep istemesemde bir yerlere gitmişimdir bir yerde bulunmuşumdur. Çünkü bilirim arkadaşın değerini aslında hiç göstermesemde. Bazıları vefasızlık sayar arayıp sormamayı ama ben öyle arayıp soracak her dakika merak edecek bir adam değilim ki. Ben içimde yaşarım her kavgayı, aşkı, sevgiyi, kırgınlığı veya aklına ne geliyorsa işte. Bir arayıpta nasılsın demek aklıma gelmedi hiç bir zaman ki bundan sonrada gelmez. Hep karşıdan beklerim aramasını ve sevdiğimi bilmesini.. O yüzden hiç umursamam beni unutmasını veya silmesini sadece içimde yaşamayı severim işte. Çünkü öyle alıştım en başından beri..
Bu yüzdendir ki kızarlar bana hayırsız derler ama pek umursamam çünkü ben böyleyim, kabul edip ararsan gelirim her zaman ama öyle uzaktan uzaktan olmaz işte göksel'in dediği gibi. Neyse işte bu itiraf kısmını geçip konuma girmek istiyorum..
Yaz dediğin nedir işte bir çırpıda gelip geçti bak..Ama bu yaz enteresan olaylar oldu ve çok üzülmeme neden oldu. Ben ki bir sürü kavgaya karışmış birisi olarak sessiz kalma hakkımı kullanmak zorunda kaldım ve içimden gelmesede kabullenmek zorunda kaldım. Orta yolu bulmak kadar zor bir şey yok belki eski toprak olsaydım şu anda bu satırları cezaevinden yazıyor olabilirdim kim bilir..Hayat insanın aklına getirmeyeni başına getirdiği için böylesine güzel yada korkunç..Nereden bakıyorsan öyle, bu kadar basit..
Bir başlık olarak incelemek gerekirse aşkı ele alalım.. Yine aşık olduğumu sandım kısa bir süreliğine  de olsa kendimi kandırdım ama yanlış anladığımı anladım yine. Kalbim pompei gibi taşlaşıp ziyarete açılmayı bekliyor. Hep kaybediyor aslında oyuna başlamadan, çabalamadan galibiyet istercesine.. Arkadaşlıklar desen parçalandı gitti artık kime nasıl davranmalıyım bilemiyorum..Kardeşlikler içinse söyleyeceğim tek söz, nasıl inanmak istiyorsan öyle inan..
Herkes kendini gözden geçirip bir karar vermeli.. Siyah mısın yoksa beyaz mı..Çünkü ben hep gri oldum kimseye doğru dürüst kızmadım ve görüyorum ki bu durum yanlış.. Gerekirse siyah olacağım ama bu savaşı bitireceğim bi şekilde..
Ve sen savaş istiyorsan inan olsun sana tüm gücümle üstüne geleceğim yeterki gerçekleri gör ve karar ver.. Ben siyahları seçiyorum peki sen hangi ibnelikler düşünüp rengini belli etmemeye çalışacaksın?

En iyisi unutalım herşeyi ve içelim şarabı..