27 Mayıs 2013 Pazartesi

27mayıs

Niye mükemmel olmaya çalışıyorsun? Kaybedeceğini bildiğin yarışlarda koşmaya çalışıyorsun. Aynaya baktığında kimi görüyorsun? Kendini tanıyabiliyor musun orada? Sıradan 'bugün kendimi çok kötü hissediyorum' soruları işte. Ne ara ben böyle keyifsiz, huzursuz bir adam oldum çıktım asıl onu merak ediyorum. Bir yandan koşmak istiyorum ama içimden bir ses hep saklanmak istiyor. Hala büyüyemedim mi lan ben yoksa, saçma sapan triplere girip duruyorum.
Ne oldu dedi var mı bir değişiklik hayatında bari, dedim dünya tersine dönse bazı insanların kaderi değişmiyor işte. Dedi o zaman neden değişmeye çalışıyorsun kendini harap ediyorsun seni tanıyamıyorum, kafasını kuma gömüp dünyayı yok sayan bir adamken evrimleşip zürafa gibi yukarıdan bakmaya başladın. Bir şey diyemedim yutkundum sadece ve kurumuş boğazımı ıslattım o asitli sidikle. Ne yaparsan yap mutlu olamazsın dedi, senin gibi adamlar mutlu olmayı istemezler çünkü. Neden böyle bir düşünceye kapıldığını bilmiyorum ama beni çok iyi tanıyordu vardır bir bildiği, vardır benim göremediğim bir şey diyerek yine cevap vermeyip gözlerimi kaçırdım. Konuşmuyorsun, ne düşündüğünü bilemiyorum ama gidip blogunda yazmasını iyi biliyorsun, asosyal desem değilsin sosyopat hiç değilsin, kaçak hayatı yaşayıp gününü gün etmeye çalışıyorsun sadece diye devam etti bombardımanına. Bilmiyorum dedim yine yeniden. Yine kaçıyorsun işte git kendi dünyana, kendi yalnızlığında boğul, hiç bir şeyi hak etmiyorsun elindeki nimetleri göremeyecek kadar salaksın çünkü.. Senin ben hayalini sikim çocuk diye son verdi sözlerine. 'Öyle deme ama' bile diyemedim..
bir şarkı ile biter bu gece.

24 Mayıs 2013 Cuma

23mayıs


Lise sondu sanırım hayatımda ilk defa sürpriz bir parti düzenlendi bana. Okuldaki herkeşler sus pus olmuş kimse çaktırmıyor bir şey ama akşam olunca hepsi geldiler. Anlatıp durdular ulan nasıl üzüldün gündüz kimse seni takmayınca diye. İnadına kimse beni iplememiş o gün karar alınmış. Bugün doğum günüm demeye bile fırsatım olmadı yani. Çok kötü bir gündü ama sonra saolsun hepsi gelip beni mutlu etmişti. Bu en son kutladığım doğum günüydü. Onun öncesinde çocukluk heyecanıyla bir kaç pastalı organizasyon düzenlendi tabi güzel günlerdi ama bana hep soğuk geldi.
Bugün sohbet ediyoruz doğum günü üzerine hay şöyledir böyledir diye ama sanal alem olmasa kaç kişi hatırlayıpta kutlayacak doğum gününü. Geçen sene ailem bile unuttu gitti, hani büyütülecek bir şey değil ama insan içten içe hatırlanmak istiyor, bari bu gün be diyor. Ne kadar yok saysamda istiyorum mutlu ol densin istiyorum sanırım.
Anlayacağınız üzere bugün benim doğum günüm dostlar. Yaş oldu çok, zaman çabuk geçiyor. Ama sürpriz bir doğum günü mesajı aldım bugün, gerçekten harikaydı onu belirtmek isterim. Onun dışında gayet sıradan ve boktan bir gündü işte. Gez toz lüks içinde yaşa heroin iç kokain takıl yinede mutlu olamazsın. Çünkü seni mutlu edecek bir mesajı bekliyorsundur. Ne aptalca değil mi? Varlık içinde yokluk çekmek işte budur. Seni siklemeyen birinden medet ummak ah ne kötü..
Neyse doğum günüm kutlu olsun zaten kimsenin sikinde değilya.. Dileğim herkes sevdiğiyle sağlıklı ve mutlu bir hayat geçirsin.. Belki bir yıldız kayarda tutar dileğim.. iyi geceler..
Not.2 dakika geç kaldı yazım.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

22mayıs


O kadar çok acı var ki hangisi daha çok canımızı yakar diye karar veremiyorum. Hepsi canımızı yakıyor çünkü bunun kıyaslaması olmaz. Ben şimdi çok afilli bir hikaye anlatıp işte buna üzüldüm cicişler desem birisi daha kötüsünü anlatacak, birisi elbet daha ileri gitmiş olacak. Ve elbet birileri daha büyük acıları çekmek zorunda kalacak. Bu dünyanın olmazsa olmazı. Tersine dönse yine bazı insanların kaderi değişmeyecek.
Bazen unutuyoruz bazen unutabilmek için içiyoruz. Şimdiye kadar hakem kararını değiştirebilen oldu mu? Yinede bazıları yılma çalış der, belki kıyısından döndün derler. Hayır yalan söylüyor orospu çocukları. Çünkü hiç bir zaman sahili göremeyeceğim.
Ben her zaman olduğum gibi yaşamaya devam edeceğim. Akşam olmasını bekleyip ve yine bekleyip rüyalara dalacağım. Anlatsana bana nasıl oluyor yağmurda suya girmek. Bende uyurum belki mışıl mışıl...

16 Mayıs 2013 Perşembe

16mayıs


Benim bir kızdan aldığım ilk mektup yada yazılı not neydi biliyor musun? Üstünde 'iyrençsin' yazan buruşuk bir kağıt parçası. Ve ben kendimi geliştirip çok büyük playboy oldum falan. Hayır bu önemli bir olaydı benim için o zamanlarda. Alakam olmayan bir kıza birisi gidip benim onu sevdiğimi söylemişte kızda böyle bir cevap vermek istemiş falan. Çocukluk ama insanda etkisi çok oluyor. O amınakodumun aptalı, daha yazı bile yazamayan kız benim aklıma kazıdı beni etkiledi, beni hortumla dövmüş gibi bilinç altıma kazındı bu not.
Gülme sakın duygusal adamım bak insanın hayatını çizer böyle salak şeyler bence. Aklımın hep bir köşesinde kaldı mesela o not. Bir kaybeden olmamı tetikledi her zaman, içimi kemiren bir bit olarak kaldı hep. Yani en azından ben öyle yorumluyorum şu anda. Belki suçu ona atıyorum fakat durum bu sayın seyirciler.
Yıllar sonra oturup bir karar alıyorsun ve insanları siklemiyorum bu saatten sonra 'i dont give a fuck' hayat felsefen oluyor. Ergenlik zamanlarından bahsediyorum. Nefret dolu bir çocuktum, gülerdim ederdim fakat kapalı bir kutu olarak büyüdüm her zaman. Bana dokunanı yaktım, herkesi kaçırdım. Sonra bir gün baktım etrafıma kimse kalmamış. Resmen yaşlanmışım ve kimsem kalmamış bayramda elimi öpecek. Öyle cam kenarından bekliyorum insanları, nah gelirler bu saatten sonra. Gelene fak gidene fakyu diye serseri hayatı sürersen olacağı bu, ya ne olacağıdı lan ihtiyar? Lavuk seni.
Şimdi gelmiş burada eski dostlar mı yoksa eskimeyen dostlar mı diye hesap yapıyorum. Çok trajik ve bir o kadar komik. Hangi dostlar kimler onlar haydi bir göster bana.
Kaybetmekten korktuğum bir kaç kişiyi son anda kurtardım onların değerini bilmeye çalışıyorum fakat bence iş işten geçeli çok oluyor. Tren çoktan kalktı gitti be oğlum. Şimdi düşünüyorum,  insan ne olursa olsun yalnızlığa mahkum kalıyor. Bazıları kalabalık bir hayat sürüyor ama derdini kimse bilmiyor, bazılarının çığlığını duyan bile yok. Modernlik bizi kabuklarımıza kapatıyor işte.
Acaba bana o notu veren kız bir kahin miydi, çünkü ben gerçekten iyrenç bir adamım. Aslında özümde iyiyim ama çevrem kötü. Hangi çevre mınaki.
Hevesimi kırıyorsun bilinç altımdaki not. Sana inat, ne olduğumu kanıtlayacağım.
Haydi selametle.

14 Mayıs 2013 Salı

14mayıs

Olayı bir gecenin ertesinde hastaneye gittik. Arkadaşım sarhoş bir halde kendini köprüden aşağıya atıp ayağını burktu. Hiç olmadığım kadar kötü olduğum için bende gitmişken bir doktora gözüküp bir ilaç alırım diye düşünüyordum. Olay bu ki doktor hemen iğne yapalım iyi gelir midene dedi. Hayır dedim iğne olamam lütfen yapmayın sevmiyorum dedim. Tahlil isteyince bende idrar falan sandım. Hoppala, bir gittim kan değerlerime bakmak istemiş. Yağmurdan kaçarken doluya tutuldum resmen, ben kan veremem abi sanki ruhumu çekip alıyorlar.
Genç hemşire korkma falan bir şeyler zırvalıyor fakat bir yandan da check-up olur diye kan vermeyi de istiyorum. Neyse bayılıyordum yine çok güldüler bana falan filan işte. Sonuçları beklerken enteresan bir doktorla sohbet etmeye başladık bahçede. Yeni doktor olmuş sıcak kanlı bir arkadaştı. İşte buradan sonra hastane fobimi yenecek olaylar gelişti. Odasında takılmaya başladık bir sürü hikayeler anlatmaya başladı, güldük eğlendik. Yemek yedik, hastaneyi dolaştık derken bir anda hastanede takılmaya başladık. Tahlil sonuçlarını unuttuk resmen. Hastanede gülen adam her yerde güler, bizde güle oynaya acil serviste takılırken bir intihar vakası geldi.
İlaç içmiş ağlıyor kız, midesi yıkanacak doktor arkadaş tutturdu gelin görün nasıl yapılır diye. Bu kadarı fazla tabi hemen kaçtık izlemek istemedik. Konuşuyor gidin tıp okuyun doktor olun kıyak iş diye fakat o iş yalan olur. Neyse sözün özü hastane ile aram iyiye gidiyor, Allah kimseyi oralara düşürmesin. Diğer yandan kötü başlayan bir gün bir anda komik ve eğlenceli bir hal alabiliyor. Aklıma gelmezdi hastanede gülebileceğim.
Ben buraya neden çıktım diye soruyorum kendime. Anlatılacak o kadar çok şey varken neden bunu anlattım. Çünkü kafamı toplayamıyorum ve bir sonuca bağlayamıyorum. O yüzden yarın evime geri dönmeyi planlıyorum. Tabi önce sabah kalkıp borç bulmam gerekecek. Bu da bana müstahak bu hallere düşmeyi hak ettim ben.. Bize her şey müstahak.
Bu arada kanım on numara beş yıldızmış istirahat yazdı hemen kendime geldim. Her şey psikolojik abi yazmak bizi iyileştiriyor. Özet geçtim.
Kendinize iyi bakın sağlıklı beslenin.

11 Mayıs 2013 Cumartesi

11mayıs


Herkese iyi geceler.. Yine promilli kelimelerle baş başayız bu gece. Bu gece biraz sinirliyim ve anlatacak bir şeyim yok. O yüzden yazı nasıl gelişecek hiç bir fikrim yok. Sadece içimdeki öfkeyi kusmak için yazıyorum, imkanım olsa çok büyük kavgalara karışmayı isterdim. Amacı olan bir kavgada bulunmayı o kadar isterdim ki..Bu satırları yazacağıma gözüme buz tutmayı yeğlerdim.. Çünkü artık stresimi atamıyorum burada. Buna istersen anlık tepki de istersen başka bir şey. Mutlu etmiyor bu gece beni yazmak. Beni bu akşam mutlu edecek 2 şey var zaten; birisi huzur içince ölmek olur diğeri bavulumu hazırlayıp ayvalıka gitmek.
Bu zamanda ne güzeldir ayvalık, sakin bir şekilde boş plajda yürümek, havluna uzanıp kitabına devam etmek.. Çok isterdi ben orada olmak..
Kızgınlığımın nedeni..Unuttum valla.. Çok kızmıştım ama..
İnancımı kaybediyorum burada. Eskişehir benim enerjimi emiyor bütün gücüyle.. Sevgimi alıyor, düşüncelerimi alıyor ve en önemlisi hayallerimi çalmaya kalkıyor..Burada ben nefret dolu sinirli bir adamım, bir de istanbulda yazdığım keyifli yazılara bakınca bunu net bir şekilde görüyorum..2 haftadır buradayım ve yarın daha sinirli olacağım, daha umutsuz olacağım ve daha çok ölmek isteyeceğim.. Artık kendi yatağıma dönmek istiyorum, çünkü burada yaşamayı bıraktım ben.. Kendi dünyama dönüp hayalini kurmak istiyorum.. Çünkü burada senin ağzını burnunu kırmak istiyorum sevgilim.. Ve inan bunu hiç istemiyorum.. Ama burada olduğum sürece senden nefret ediyor olacağım..
Dedikleri gibi ' ah kızlar ben onları seviyorum ve nefret ediyorum anlatabiliyor muyum?' İşte bu nefret eşiği sevgilim.. Her neredeysen senden nefret ediyorum.. Ve seni seveceğim günleri iple çekiyorum..
Hadi gidelim evimize..
Not: Ben istemedim bu hayatı, ben her gece ağlamak istemedim.. Amınakoyim senin gibi okulunda hayatında.. Sadece amınakoyim..Ve içimden geçenler bunlar.. Okuduysanız, keşke okumasaydınız..
Sağlıcakla dostlar..

10 Mayıs 2013 Cuma

10mayıs


Neden herkes üzgün? Mutlu olmanın binlerce yolu varken neden insanlar kaçıyor birbirinden......Anlayamam, anlayamayız. Şartlandırılmış gönlümüze anlatamayız...
Küçük mutluluklardan bahsedip dururuz. Ne mutlu oldum o an deriz, çünkü ihtiyacımız olan kıvılcımı bulmuşuzdur.. En kötü esprilere kahkahalar atmayı severim..Çünkü o an ihtiyacım olan o gülümsemedir. Fark etmez benim için ne söylediğin.
Hayat bizi polyana ile dalga geçmek için mi yetiştiriyor..Neden mutlu insanları küçümsüyoruz. Neden çok soru soruyorum..Ne zaman bitecek bu arayışım. Öldüğümde biteceğine söz verir misin sevgilim.
Satın alamaz mıyım mutluluğu.. Kahretsin neden alamıyorum ki..
Bisikletimi özledim çünkü beni özgürleştiriyor..Yollarda olmak bütün dertlerimi arkamda bırakmak benim küçük mutluluğum. Büyük mutluluk hayalimde sen varsın..Rüyalarımdan gideceksin bir gün ve ben yine pedal çevirmeye devam edeceğim..
Zaman bitiyor diyorum sürekli..Çünkü zaman bir şeyler için sürekli bitiyor..Başka düşünceler geliyor peşinden..Ama ben başka düşünce istemiyorum.. Ben mutlu olmak istiyorum..
Yine pedal çeviriyorum ve yine çeviriyorum..Başka bir çukurda yavaşlayıncaya kadar bütün gücümle çeviriyorum.. Kalbim duruncaya kadar, hayallerimi unutuncaya kadar..Mola vermek zorundayım, duruyorum yine aklıma geliyor, Neden herkes üzgün?..
Bu sefer tüm dertlerin odak noktasına yöneliyorum, haydi eve doğru pedal çevirelim.. Gerçeklerden bisikletle kaçamıyorum çünkü..Bir roket mi yapmayı denesem?
Bence en iyisi uyumayı denemeli..

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Günlük Deli


Bugün bir sabah insanı olarak güne başladım. Kahvemi içtim, keyifli sohbetimi yaptım ve güneşi tepeye getirdim. Eskiden olsa hava kararmadan tek bir kelime bile yazamam diye düşünürdüm. Çünkü ben daha çok gece insanıyım diyebilirim. Uyumayı hiç istemem uykum deli gibi gelse de yatamam abi. Sabah olunca da kalkamam yada geç kalkarım, pek çok öğrenci gibi. Sıra dışı bir şey yok yani. Fakat liseden beri yakama yapışan uykusuz geceler beni üniversitede hiç bırakmadı. Uykusuzluk bende herkesin aksine kafa yapıyor, hemde öyle böyle değil.
Güneş doğana kadar mal mal yattığımı mı düşünüyorsun. Ben yatakta döndüğüm yaklaşık yüzüncü turdan sonra kayışı koparıyorum. Kafa farklı düşünmeye başlıyor o kadar saat kendi kendine konuşunca. Ertesi gün ben bir deliyim abi ve çenesi düşmüş bir deli.  Dans mı etmem kendi kendime kahkaha mı atmam, hani direksiyon bulsam mahallede turlarım şehir merkezinde çıplak koşarım, hani ufak bir iddaya bakar bu işler. Ki galiba ben küçükken de deliydim, nereden çıkarıyorum çünkü o zamanlar bende bir direksiyon vardı ve bahçenin etrafında arabacılık oynuyordum. Sonra delilikten mezun oldum, direksiyonu eskiciye mi ne birisine satıp mezuneyitimi dondurma ile kutlamıştım. Bak nereden nereye geldim, gece yine güzel turlar attım ve finişi gördüm alarmla birlikte çünkü.
Her şeyi anlatabilirim yani şu anda kafam o kadar acaip durumda ki eğer ileride bir kitap yazabilirsem (ki her zaman isterim söylemiştim önceden) bu durumda yazarım büyük ihtimalle. Aslında neşeli ve konuşkan olmak için uykusuzluğu beklemiyorum, huyum kurusun her saat otomatik neşe gelir bana. O yüzden aslında sabah insanı mısın gececi mi yoksa köpekçi misin kedici mi gibi sınıflandırmalara pek katılmam. Çok farklı değişkene dayanan durumlardır diye düşünürüm. Tabi bazı insanları rio karnavalınada götürsen 'benim afyonum patlamadı kanka' der eğlenceyi kaçırır. Hah galiba yazımın asıl noktasını buldum.
Beni ararlar ihtiyar şuraya gidiyoruz hemen kabul ederim, hemen başka bir telefon çalar başka yerden çağırırlar onlarada yetişmeye çalışırım. Kim çağırırsa giderim ben çünkü eğlenceyi kaçırmak istemem nedense. Ve bu yüzden çok yıpranırım, herkesi arayıp çağırırım, arkadaşlarımında benim gibi hiç bir şeyi kaçırmasını istemem. En erken ben oturduysam masaya, insanlar gelip gider fakat ben demirbaş olurum eve gitmek aklıma gelmez. Çocukkende kuzenlerimin yanına gidip kendimi unuturdum ben, eve gitmek istemiyorum değil aklıma gelmiyor abi. Orda bir ev var uzakta ama gitmiyorsun işte ihtiyar. Çok yıprattın kendini herkese ayak uydurucam diye erkenden yaşlandın be oğlum.
Yani diyorum ki gidin evinize haydi hasta etmeyin adamı, herkesi yakalamak zorunda değilsiniz.
Neyse ben gidip biraz daha rumba ve çaça yapayım formumu koruyayım.
Mutlu kalın deli kalın efenim. Herkese tavsiye ediyorum günlük deli turları var onlara katılın hahaha ulan hiç te komik değil ama neyse...Günlük deliyim ben yarın bozulur kendime gelirim merak etmeyin..

5 Mayıs 2013 Pazar

5mayıs


Her gün yeni bir şeyler öğreniyoruz. İnternet acaip bir yer çünkü akıl almaz bir yer hani hala ayak uydurmakta zorlanıyorum diyebilirim. Acaip bilgilerle dolu sürüsüne fırsatla dolu bir dünya. Asosyal insanların krallıkları burada beğendiğimiz kişilerin soytarılıkları burada. Tezatlıklar sürüsüne bereket ama önemli olan tek bir şey var o da interneti nasıl kullandığın. Nasıl haber alıyorsun kimleri takip ediyorsun neler paylaşıyorsun gibi bir sürü soru sorulabilir bu konuyla ilgili. Önemli sorular bunlar. Ve bence çok önemli olan bir şey daha var, nasıl yorumluyorsun bu aldığın bilgileri. Açayım.
Şu yazdığım yazımı nasıl bir ses tonuyla okuyorsun, nasıl bir hızla okuyorsun mesela. Karşımızdaki insanı anlayabilmek için önemli bir konu bence. Empatinin devreye girdiği bir alan burası. Yazılan bir fotoğrafı bir tweeti yada uzun bir yazıyı sen nasıl anlamak istedin. Vay salak nasıl foto bu hehe bakışıyla mı takılıyorsun bu alemde yoksa karşındaki insanı anlamaya hiç vakit ayırıyor musun. Bence ayırmıyorsun-ayırmıyoruz. Peşin hükümlüyüz internette çünkü karşımızdaki insanı eğer tanımıyorsak ona karşı bir borcumuz yok ve istediğimiz gibi yorum yapıp arkasından sallayabiliriz diye düşünüyoruz. Büyük bir sorun şimdilik çünkü internetin ve sosyal medyanın yeni olmasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Sosyal medyayı ciddiye almıyoruz bir oyun sanıyoruz hala. Ama zamanla burada kanunlar oturacaktır ve insanların davranışları değişecektir. En azından insanların düşünceleri bu yönde. Sadece futbol maçları üzerinden yürüyen bu sistem azalarak bitecektir ve empati devri başlayacaktır.
Onun dışında aktarmak istediğim bir kaç şey daha var onları da söyleyeyim. Onları da şöyle şiirsel bir şekilde düşünerek yazayım, en azından öyle okumaya çalışın her ne kadar şiir olmasa da.
Çok zor amınakoyim çok zor..Alışkanlıklarını değiştiremem, yaşadıklarını anlayamam. Filmlerimi müziklerimi sevdiremem sana. Okuduklarıma kafanı çevirip bakmazsın bile. Bir şey anlatamam sana dinletemem kendimi..Zaten istesende anlatmam, orasıda var..Çünkü sen bile alışkanlıklarımı değiştiremezsin...
Haydi vesselam..
Bir de bayadır şarkı paylaşmıyorum içimden geldi. Bir blogta karşılaştım bu grupla çok güzel müzik yapıyorlar gerçekten..Hangi blogtu hatırlamıyorum ama selam olsun o arkadaşa buradan..