24 Mart 2012 Cumartesi

Ben bir çobanım


Yıllarca betonların arasında büyüdükten sonra çok başka bir yerdeyim.Aslında doğduğum yerdeyim.Ben bir çobandım, ben buralarda yürüyecektim büyük ihtimalle...İnsana o kadar yabancı gelmesine rağmen kendi toprağı hissettiği yerler var bilirmisin? Tabiki bilemezsin..Bir kaç kere anlatmaya çalıştım karambole geldi..
Bir keresinde çok yaklaşmıştım gözyaşlarıma hakim olamadım, yine güldüler öyle karambole gitti..
Ben bir göçmenim, aslında çok farklı diyarlardan geldim, hep aynı insanları gördüm...
Hiç bilmediğimiz bir toprakta ilerledik kilometrelerce sürdü yolculuk ve en sonunda bulduk yeri.Bahçeye arabayı park edip yürümeye başladık.Bahçe dediğime bakmayın bildiğin kocaman arazi işte.Yemyeşil bir diyardayım uzaklardan yaşlı bir kadın gözüktü gülümsüyor bize doğru gelirken.Hoş geldiniz diyor ağırlamasını biliyor.Nereden geldiniz diye sormuyor asla.Açıklamayı yapıyoruz; aslında o hiç görmediğiniz akrabayız biz..Eve alıyor bizi hemen, kahveler geliyor derken dedemin uzaktan akrabası geliyor eve.Bizi daha önceden hiç görmemiş o yaşlı adam geliyor eve, eşi açıklıyor kim olduğumuzu ve ağlamaya başlıyor yaşlı adam..Ayrılığın acısını hissediyorum..Dedem buralara ayak basmıştı seneler öncesinden diye yürüyorum o arsada boş boş bakıyorum etrafa ama dayanamıyorum gözlerim doluyor..Burada yürüyordum belkide sizi hiç tanımıyordum ben..Sadece evlere bakıp hüzünleniyorum..Başka ne yapabilirim ki..Orası hiç görmediğim memleketim benim..
Bir başka yerdeyiz bu sefer..Ben yine gözlerim dolu hatırlıyorum bu yeri..Dokunsan yıkılacak bir ev sanki.Çok yüksek bir kapı eşiği var ayağımı kaldırarak giriyorum içeri..Her adımımda tahtalar ağlıyor, bir hikaye anlatmak istiyor sanki bana. Yer yatağıyla ilk defa tanışıyorum burada..Farklı bir koku var alışkın değilim..
Bahçede yıldızları yakalamış biri olarak yatıyorum..Düşündüğüm tek şey 'ben neredeyim böyle?'.Yastık o kadar sert ki alışmakta zorluk çekiyorum.Ama o karanlıkta uyumamak elde değil.Sabah güneşi o kadar canlı ki, ilk ışıkla gözlerini açıyorsun.Hemen ayaklanıp camdan dışarı bakıyorum bu ahşap evde.Anlayamıyorum neden bu pencere bu kadar aşşağıda.Çok eski bir evdeyim biliyorum ama pencere çok küçük.Dışarıyı gözlüyorum bir araba geçer mi diye.Hey yavrum hey yine unuttum nerede olduğumu.Etraf o kadar yeşil ki...Hani dinazor görsem şaşırmam araba görsem garibime gider sanki..Bir süreliğine hayran kaldığım güzelliğe daldıktan sonra çıkıyorum odadan ahşap sesleri beni izlerken..Dışarıda hiç tanımadığım ama sanki beni yıllardır tanıyan insanlar az çok anladığım bir dilde çağırıyorlar beni..Bir sabah kahvesine..
Bu anlattıklarım 96 senesinden enstantanelerdi ey dostlar..
Siz ne dersiniz bilmiyorum ben özlüyorum az çok gördüğüm memleketimi, az çok kaldığım o köy evlerini..Orada yediğim eti özlüyorum oradaki insanları özlüyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder