23 Ekim 2012 Salı

Sıfır sıfır sıfır

İçimden hiç bir şey gelmiyor
Bir ses arıyorum ama herkeşler uyumuş
İçim kurumuş sanki
Bilgisayarımda bozuk zaten
Bir bok yok yine
Herkeşe iyi bayramlar görüşürüz
Bende su içip yatıcam zaten

10 Ekim 2012 Çarşamba

Kral Yırtık Kot Giyer


Hayatımız düşündüklerimiz ve yaptıklarımız arasındaki büyük uçuruma bakıp korkmakla geçiyor aslında. Aklımdan öyle güzel şeyler geçiyor ki bazen kendimi çok disiplinli ve yetenekli sandığım oluyor. Şunu yapalım bunu halledelim, sabah 6'da kalkalım kahvaltımızı yapalım ajansı izleyip okulumuza gidelim. Nedense her sabah zar zor yetişiyorum derslere. Bir şekilde söyleyemiyorum içimden geçenleri. Kendi kendime konuşmaya çok alıştım belkide. Az önce başka bir konuda yazmayı düşünmüştüm mesela ama bu duygularım baskın çıktı belkide.
Bana hep emin olamadığımı söylüyorlar, peki sen neyden emin olabiliyorsun sayılardan başka. Emin olduğum tek şey yaşım. Belkide yanılıyorumdur kendimi oldukça yaşlı hissettiğim için. Lanet olası Zeus bile benim kadar yaşlı hissetmemiştir kendisini.
Ne yaşadığımın bir önemi yok, üşengeçlik sanki önceki hayatımda bana çok çalıştığımı söylüyor. Bu senin emekli gibi yaşaman için bir fırsat diye fısıldıyor kulağıma. Neden böyle konuşuyorsun şeytan bozuntusu? Canımı sıkma artık benim, düşündüklerimi yapabileyim.
Ama...
Amınakoyim yapamıyorum işte...
Bazen kendimi okuduğum okula layık görmem, daha iyi bir yerde olmalıyım diye düşünürüm. Ama düşündüklerimin bir önemi yok çünkü eğer buradaysam bunu hak etmişimdir, fazlasını değil. Okulun da bir önemi yok her konuda böyle düşünebiliriz aslında.
Söylediklerimden emin değilim, bir tepki almadıkça bu durum böyle sürecek gibi duruyor. Yalnızlıklar ülkesinde bir kral oluruz, kendimize emirler verip uygulayamayız. Kendimize ceza veremeyecek kadar yufka yürekli bir kral.Ah benim ıssız şehrim...
Lanet olası şehrimde Bim bile yok anasını satayım, sen oradan çıkar artık...
Not: Son zamanlarda epey blog gezmeye başladım ve gördüm ki ödül almamış bir blog yok. Benim neyim eksik diye düşündüm. Bu rezil kralın bir ödülü bile yok. Çünkü arkadaşım yok, kaç ay geçmiş blog alemindeyim bir yorum bile yazmadım. Ama yazmayı düşünüyorum. Kim bilir belki bu sefer düşündüğümü uygularım.
Esen kalın ıssız şehrimin sessiz insanları...


9 Ekim 2012 Salı

Kanun Kaçağı


Senin için bir kuyumcu soydum dün gece
Sırf sen mutlu ol diye bütün çiçekçileri gezdim
Sevdiğin o lanet çiçeği bulabilmek için
Polislerden kaçtım sırf sen mutlu ol diye
Kuytu bir sokakta gasp ettiler mücevherleri
İtişip kakışırken çiçeklerde ezildi
Polise gidemedim çünkü bir kaçaktım ben
Aşkımdan prangalar eskittim
Sen gör diye araba kiraladım son paramla
Bilmiyorsun ama kaza yaptım Bostancıda
Sen bu satırları okuduğunda ben çoktan gitmiş olacağım
Sabah ders var canım 
O kadar müze gezdim ama pranga bile görmedim ben
Ben adaletli bir hırsızdım zamanında
Sırf iki kişiyiz diye çaldığım üçüncü sakızı geri götürmüştüm
Zaten bizden boonie ve clyde olmayacağı belli
Ama bu sen mutlu ol diye hikayeler anlatamayacağım anlamına gelmez.

5 Ekim 2012 Cuma

Ruhsuz Herif

Şimdi nasıl mı hissediyorum?
Kırık dökük parçalanmış hissetmiyorum. Bir savaşı kaybetmiş gibi hissetmiyorum. Sokaklarda yalnız dolaşacak kadar güçsüz hissetmiyorum. Bir elveda ile hüzünlenecek kadar aptal hissetmiyorum. Köşeye sıkışmış gibi hissetmiyorum.Yorganın altına saklanıp ağlayacak kadar kötü, bankamatik sırasındaki adamlara kızacak kadar sinirli, bira fiyatlarına tepki gösterecek kadar alkolik, okulda dersi dinleyemeyecek kadar güçsüz, bir ekmek almaya gidemeyecek kadar üşengeç, yarın kaçta kalkacağımı bilemeyecek kadar umursamaz, faturaları ödemeyen bir ahmak gibi değil ama hepsini birden düşünebilen bir aptal gibi belkide.
Etrafıma bakıyorum ve planları olan insanlar görüyorum. B,C hatta D planı hazır olan insanlar. Ne için yaşıyor bu ahmaklar. Güzel bir hayat. Peki şu anda çok mu kötü bir hayat yaşıyoruz. Hayır. O zaman bence plana gerek yok.
Herkes gibi olmak zorunda değilim. Sürekli içimde bir 'hissi' yaşatmak, canlı tutmak, ona odun atmak zorunda değilim ki. Ben hayatımdan memnunum. Bir şey hissetmemek beni mutlu ediyor. Bir boşlukta olmak beni huzurlu kılıyor. Bir amacımın olmaması beni rahat hissettiriyor.
Hem kim için plan kuracakmışım ki? Hangisi plan kurmaya değer ki?
Ben bazen bencil bazen düşünceli bir çizgi çizmeye çalışıyorum. İnsanlar için bir şey yap düşüncesi beni rahatsız ediyor. Benim için uğraşan ailemi saymazsak tabi.
Her şeyin kötü gitmesinden rahatsız mı olmalıyım? Bence hayır. Hayat her zaman sana ayak uydurmak zorunda değil. Madem işler kötü gidiyor sen duruma ayak uydur. Ama istediğin kadar çalışsan da önüne geçemezsin bunu bilmelisin.
İşler sarpa sardığında kapıyı vurup gidecek kadar güçsüz değilim. Sadece düşünmek istemiyorum. Artık her hangi bir konuda bir şey hissetmek istemiyorum o kadar. Plan kurmak istemiyorum çünkü bilirsin ki Tanrı çok güler bu işlere.
Başta sorduğum soruya gelince; yaşlı bir teyzenin sokağı izlerken kedisini sevmesi kadar huzurlu ve meraklı ama bir yandan da bir seri katilin işini bitirdikten sonra ciddiyetini koruması ve kendisini önemli hissetmesi gibi.
Sadece içimden bu ikiliyi aynı cümlede yazmak geldi çünkü nasıl hissettiğim konusunda en ufak bir fikrim yok...Sadece bisikletimi özledim diyebilirim.
Ama şimdi iyi hissettiğimi söylemezsem olmaz..
Dur bir saniye.
O kadar planlardan bahsetmişken. Benim bütün planlarımı lanet olası inek içti. Gidip o pisliği vurmalı mıyım?
Planların canı cehenneme, en güzeli ağacın arkasında öylesine duran bir zenci gibi takılmak ve bilinmezlik denizinde limandan limana savrulmak. Bana ne rüzgardan, yardım etmiyorsa etmesin ben kendi dalgama bakarım.
Bugün acayip asiyim, kanım kaynıyor durduramıyorum. Laflara bak..Şimdi bir daha okudum da kendime sinir oldum... Sürekli değişen bir ruh hali içindeyim ve bunun sağlıklı olmadığının da farkındayım. Belki de size yalan söyledim, her şeyin farkındayım ama kendimi kandırmayı sevdiğim için yazıyorum bunları.
Evet şimdi kendimi kandırılmış hissediyorum. Ve bu durumdan rahatsız olacağım günü bekliyorum...