8 Mayıs 2012 Salı

İyi Düşün-İyi Laf At


Herkeşe merhaba
Bugün için iki başlık seçtim, daha doğrusu kafama takılan bu iki konuyu sizlerle paylaşmak istedim. İlk olarak git gide huysuz bir insan mı oluyorum acaba diye sorgulamaya başladım. Verileri incelediğimiz vakit bu sonuca varmamak için hiç bir sebep yok. Sokağa adım atar atmaz bir mutsuzluk bir huysuzluk yok, ama yürüdükçe sinirleniyorum çoğu zaman. Omuz atan mı dersin son hızla sıyıran arabalar mı dersin toplu taşımada tartışma yaratan insanlar mı dersin. Kötü düşündüğün için bütün sıkıntıları topladığın fikri iyice aklıma yatmaya başladı fakat 'güleç' bir şekilde başlayan bir gün bile sinir küpü halde sonlanabiliyor. İnsanların bana bir oyun oynuyor olabileceğini söylemiştim önceden paranoyağım abi ne yapalım. Sonra düşünme yöntemimi değiştireyim dedim kabahati kendimde arayayım dedim bulduğum sonuç; var bende bir cenabetlik, oldu.
Kahvaltı etmeden evden çıkıyorum işlem basit, bankamatikten para çek, simit ye, yarımdaki tramvaya bin. Para çektiğim banka garanti gibi ziraat gibi jüpiter şubesinde bile deliler gibi sıra olan bir banka değil. Ama benim acelem olduğu için sabahın sekizinde deliler gibi kuyruk oluşmuş, sebebi emekli maaşı. Neyse onlarda benim gibi ihtiyar benim gibi emeklilerini alıyorlar diyip geçiştirelim.
Her seferinde farklı bir heyecan yaşarım bankamatiklerde, yine sıradan bir gece ıssız sokaklarda üşenerek ve üşüyerek para çekmeye gittiğimde ne göreyim. İki adet gerizekalı gecenin köründe fatura ödemeye çalışıyorlar. Benim bankamatiğimi bulmuşlar. Kronometre tuttum 9 dakika geçti ve faturayı ödeyemediler utanıp kenara çekildiler ben paramı çektikten sonra tekrar denemeye koyuldular. Böyle insanlar böyle people canım.
Dün yaşadığım bir gariplik aynen şu şekilde cereyan etti; tam dört senedir kullandığım bisiklet yolunda neden bisiklet sürüyor muşum diye laf atıldı.
Burası bisiklet yolu değil miş burada ne işimiz var mış. Asıl anlatmak istediğim o kızın bu lafı söylerken dayandığı cesaret. Arkasından laf sokma durumu yani. Nasılsa durmaz diye atılmış bir laf, doğru ne cevap vereyim ki? Yapmam gereken hareket 'herkes aptal bi sen biliyorsun mınakki' diyerek kalbine uçan tekme atmaktır.
Yaş küçüldükçe bu 'şanlı hak arama ve laf sokma sanatı'nı yapanların sayısı artıyor. Sebebi şımarıklık ile özgüvenin birbiri içine geçmiş olması diye düşünüyorum. Artık insanlar ikisini ayırmakta zorlanıyor ve çocuklarını bu şekilde yetiştiriyorlar. Gerçi böyle insanlar her yaşta var ama gençlerde bu oran çok daha yüksek. İnanmıyorsanız girip twitter'da bir tur atın, facebook'ta sayfayı yenileyin. O kendini biliyor diye yazılan notlar, anonime yazılan gazeller ve nicesi. Bana göre durum vahim çünkü her gelen nesil daha şımarık ve daha fazla bencillikle beslenecek.. Çünkü her geçen gün çocuklara verilen değer artıyor, kıyaslamak için kendi çocukluğunu hatırlaman yeterlidir. Aman düşmesin, aman ağlamasın aman şöyle, bırak çocukluğunu yaşasın. Bırak sokakta toz yutsun, kavga da etsin öyle herkese dil uzatmamak gerektiğini anlasın, yere de düşsün nerede koşması gerektiğini bilsin. Bir musibet bin nasihatten iyidir denir bu gibi durumlara.
Neyse ne işte son sözler olarak; etrafa pozitif elektrik yaymaya çalışmak gerekli, yılmadan, sıkılmadan, usanmadan bu yolda gitmeliyiz. Bazı insanların dilinin kemiği yoktur bunu bir kenarda tutup, önce söze bakmalı söz mü diye sonra söyleyene bakmalııııııııııı... haha uyuz olurum o lafa az kalsın çarpılıyordum.. Banane lan benim çocuğum yok ben mi düşünücem elalemin çocuğunu. Laf atma, giydirme sanatıyla ilgilenen arkadaşlarada biraz efendi olmalarını kaşarlık yapmamalarını tavsiye ediyor ve isim vermeden kimseye giydirmeden bu yazıyı sonlandırıyorum.
Güneşin tadını çıkarmanız dileğiyle...


Biz böyle görmedik azizim, şarkı da şarkıymış ha..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder